Archive for the ‘Genel’ Category

Merhaba dünya!

23 Şubat 2011

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!

>Yine kumaş – gül – kolye üçlüsü

09 Ocak 2011

>

Bakıldığı zaman ne kadar zengin, gösterişli ve ulaşılmaz gibi duruyor değil mi? Oysa ne kadar basit ve maliyeti ucuz malzmelerden yapılmış. Salaş ve rahat bir görünümle nasıl şık bir kolye olmuş. Çeşitli boyutlar da kesilen daire şeklinde ki kumaşlar üst üste dikilerek boncuklarla taçlandırılmış ve çeşitli zincir destesiyle tamamlanmış. Kendi emeğimle daha rahat daha iyi hissediyorum diyenler için yine güzel ve şık bir model.

KAYNAK

>Hastayımmmmm….

02 Ekim 2010

>Hastayım arkadaşlar, iki gündür gözümü açamıyorum. Ateş, ter, halsizlik, ağrı, tıkanık burunlar ve üstüne üstlük sinüzit yokmu, mahvetti beni, bir kaç gün bana müsade, ama siz gelin gidin dolaşın, istediğiniz yere bakın, “herkese, her keseye” göre hobi uğraşı vardır mutlaka. Yoruma, maile, c-boxa nereye istersenz yazın sorun soruşturun, gelicem yakında, hepinize sağlıklı hafta sonları diliyorum.

(Bu arada bloger amca sapıttı yine, resim ekleyemedim, sürekli hesabınızla giriş yapın diyor, izleyicelri yönetemiyorduk bir haftadan fazladır, oda düzelmemiş, yine bir haltlar oluyor ya hadi hayırlısı bakalım.

>Yoruma açık cevap…

22 Ağustos 2010

>

Bir kaç gündür canımı sıkan bil fiil siyasi ve politik oyunlar, kalemi ve dilimi zıplattığı için bir kaç kelam etmek istedim Bir arkadaşamızın yorum-cevap şeklinde ki diyaloğumuzun devamını onunda iznine sığınırak paylaşıma açık devam ettirmek istedim. Demokrasinin bu yönü beni cezbediyor işte, ne kadar kitle toplum, o kadar paylaşım görüş düşünce demektir. Aslında bu blogumu diğerinden bu yüzden ayırmıştım, fikir ve siyaset yazılar arasında gündelik uğraşılar biraz abest kaçıyor du, ancak şu anda diğerine nazaran burasının izlenmesi çoğunlukta olduğu için buradan yazıyorum, ama belli bir zaman sonra yazılarımı taşıycam, O yüzden etiketlemiyorum.
Gelelim mevzuya, Sn.Aylin Ersan Hanım, güzel düşünceleriyle sayfamı renklendirmiş, karşıta olsa hem fikir de olsa diyaloglar fikirlerin benimsenmesini yayılmasını sağlıyor kanaatimce. Keşke herkesin bu konular da fikir sahibi olupta bunları cesaretle, saygıyla paylaşabilse…Diyorum bazen, hayat sadece yumurta kırmaktan, iki yüz bir ters ten ibaret değil…
Sevgili Aylin Hanım, görüşlerinizde kısmi haklılık payı olabilir ama çoğunluğuna karşıyım.
Burada bahsedilen, toprak satışıdır, yatırım yada ticari amaç güdülerek yapılmış, halkın refahını ülkenin geleceğini düşünerek yapılan özelliştrmeler değil. Önce sapla samanı karıştırmıyalım. Bir ülkeye yatırım yapabilrisiniz ama o ülkenin bu yatırım aracını “çıkar güdümlere ortak olacak menffatler çerçevesinde mülkiyeten satın alamazsınız”. Bu hangi firma olursa olsun, bu çok başka bir konu, sadece ülker değil, yabancı ülkeler de  daha nice firmalarımız var, şubeleri, fabrikaları mağazaları olan. Onlar ticaretini yapar, ülkesini zenginleştirir, bizler de kârımızı yapar, ticaretimize bakar, ülkemizi ihracatla vergimizle kalkındırırz. buraya kadar güzel, buna kimsenin bir lafı yok. Ancak lütfen bundan sonrasını dikkat ediniz.
O saydığınız ülke/ülkeler “kendilerine yatrıma gelen firmalar sayesinde elde edilen geliri, halkına, vatanına geri dönüştürüyor, gayri safi milli hasılasıyla bize fark atıyor, varsa dışarıya borcunu ödüyor, varsa eksiği; yolu köprüsü barajı, inşa ediyor, halkının yapabileceği sanayiyi güçlendirip, yatırımdan aldığını yatırım yapıp işsizliğini çözüyor, ekonomisini düzeltiyor”
Peki biz ne yapıyoruz? yada ne yaptık? hiç bilançolara göz attınızmı yada raporlara baktınızmı…
Ben kısaca özetleyim isze (rakamsal bilgiler DPT alınmıştır)
Öncelikle 2003 yılından beri, yabancılara toprak satışının önünü açan yasayla birlikte sadece GAP bölgesinde 450 bin dönüm sulak ve verimli arazinin İsraillilere satıldığını hatırlatalım. Toplam 68 ülkenin 44 bin 740 vatandaşı 70 ilimizde 42 bin 884 mülk edinmiştir.
 Yabancı maden şirketleri ülkenin 100 bin kilometre karesini ruhsatlı maden arama bölgesi haline getirmiştir.
19.07 2003’de çıkartılan “yabancılara gayri menkul satışına izin veren yasa” ile Türk topraklarında “ikinci talan harekatı” başlamıştır. Buna karşı bahsetiğiniz “biz yapınca gurur kaynağı oluyor da, yabancılar yapınca vatan hainimi oluyoruz” diye kastettiğiniz AB ne yaptı;
“1 Mayıs 2004 tarihinde AB hudutları içinde yabancılara toprak satışını yasakladı” yani sen “satmıycaksın ama alacaksın”  neden israillilere hep peşkeş çekiliyor, son olarak “mayınlı arazilerin israillilere 50 yıllığına kiralanmak istenmesi tesadüfmü? İşte beğenmediğiniz hukuk nasıl lazım oluyor, anayasa mahkemesi engellemeseydi binlerce dönüm ekilebilir topraklar AB ve ABD istedi diye elden gidiyor du…amaç ne? yine siyonistlerin Ortadoğu da İsrail topraklarının “bizim sayemizde” daha da genişletmesini sağalamaktır, tıpkı zamanında ki siyonistlerin ABD önderliğin de, filistinin israile verildiği gibi. Bugün ne durumda filistin, ne toprak ne bayrak sahibi!
Ayrıca Ülkemizin 7/1 i yabancılara satılmış yine 7/1 kiralanmış durumdadır.
Önce çiftciye tahdit yasalarıyla üretim yasağı getirip elini kolunu bağladılar,sonra “yabancıya toprak” satılmasını serbestleştiren yasa ile çiftçinin ekip biçemediği toprağı yabancılara peşkeş çektiler! Çiftçiye pancar ektirmedin, ABD kota koydu diye, tütün ektirmedin, mısır ektirmedin, pamuk ektirmedin…Bu kotalar, IMF ve AB politikaları sebebiyledir. Onlar emrediyor, bizimkiler de “emriniz başımız üstündedir” deyip uyguluyor. Olan bizim gariban çiftçimize oluyor.
TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın durumu özetleyen bir cümlesi var: “AB, meraları dahil edersek Türkiye’de 39 milyon hektar arazinin potansiyelinden korkuyor. AB pazar olmak istemiyor. Türkiye’yi pazar yapmak istiyor.”
Toprağından gelir edemeyen çiftçi kesimi aç kalmamak için toprağını yabancılara satmak zorunda kaldı!
Tıpkı zamanında filistine yaptıkları gibi!!
Yani komşumdan sade bir vatandaş gelip te, “şöyle denize nazır boğaza yakın bir arsa alayım, arada gelir kafamı dinlerim” masumiyetiyle toprak mülk almıyor, öyle olsun canımı yesin, gelsin bağımı bahçemi paylaşayım. Misafirperver halkız ya, ama keriz de değiliz…
Gelelim Özelleştirmeye;
“devlet kar edemediği, kendine yük olduğu kamu alanlarını, ülkenin yararına olacak şekilde demokratik yollarla, satar, pay verir, işletir”  ama şıkır şıkır ileyen sanayi devi haline gelmiş işletmeleri,  ABD istedi diye satıp, işçileri “4C” kanunu çıkarıp haklarını gaspederek kapıya koymak, özelleştirmek değildir…
Türkiye’de Son 24 Yılda 39 Milyar 600 Milyon 581 Bin Dolarlık Özelleştirme Yapılırken,(yani özelleştirme il akp döneminde yapılmadı) Bunun Yüzde 77.6’lık Bölümü 7.5 Yıllık AKP İktidarında Gerçekleştirildi. 2002 Yılı Kasım’ından Bu Yana Yapılan Özelleştirmelerin Toplamı 30 Milyar 304 Milyon Doları Buldu. Buna AKP Döneminde Yapılan 429 Milyon Dolarlık Bedelli Devir Uygulamaları Eklendiğinde 30 Milyar 734 Milyon Doları Aştı.
Vergiler, hazine, gelirler, ihracat, ithalat, piyangodan elde edilen fahiş paralar, trafikten, medyadan iş adamlarından kesilen cezalar ve bunun gibi daha aklıma gelmeyen muhtelif gelirlerlerin üstüne, özelleştirmeden, satıştan elde edilen 30 milyar doları aşan miktarı eklersek değil Türkiye, açlıktan sersebil olan Afrika bile kurtulurdu…Peki sonuç ne, işsizlikmi bitti, yatırımlarmı çoğaldı, ekonomi mi düzeldi, milli gelir tavanmı yaptı, gençlerin önümü açıldı, ülkem refahamı kavuştu? hiç biri olmadı. Elin adamı bunu yapıyor ama halkı ihya oluyor, bizde ki gibi, dayılar enişteler köşeyi dönüp, seçim zamanı makarna kömürle hatırlanan vatandaşları yok onların, Bu devranda iki şekilde yönetim var, ya kominist olucan, ya kapitalist, koministlerin sonunu gördük…yani millet kapitalizmin kaymağını, biz emperyalizin dibini yalıyoruz…Haa hiç mi iyi şeyler yapılmadı, elbet oldu, sezarın hakkını sezara veririz, ama “götürülenler” getirlienlerin yanında devede kulak kalınca, işte vatandaş ta bunları sorar, hem şahsına sorar hem sandıkta sorar…
Demokrasi demek anayasa demek, o ülkenin “toplum sözleşmesidir” ve aklın yolu birdir…Darbeye kesinlikle karşıyım, militer bir yönetime keza öyle, ama üniter yapıdan asla ödün vermem. Darbecilerle hesaplaşıcaksan, ölenlerle değil yaşayanlarla hesaplaş, sen anayasaya madde halinde koyuyorsun ama Adalet bakanın “zaman aşımından dava açılsa bile hüküm verilemez” diyor, kaldıki kaç kişi yaşıyor…sana çekilen muhtıralardan tank seslerinden hesap sor.
“İşine gelince hukuk işine gelmeyince guguk” hırs ve öç alma duygularıyla bir ülke yönetilmez, kurulmak istenen “federal islam devleti” uğruna, kendine engel gördüğün korktuğun herkesi, asılsız ihbarlarla, meçhul ihbarcılarla hapise atmak, bu ülkeye demokrasiye verilen en büyük zarardır, o zaman senin yaptığının “askeri darbeden” farkı ne… Heronlara ben inanmıyorum kim nederse desin, her tarafımı düşman sarmışken, AB İSRAİL ABD BARZANİ ve İÇ DÜŞMANLAR etrafımı kuşatmışken bana bu “ORDU” lazım, beni ve seni kurtaracak olan bu “ASKER” cemmatler değil…
Eskişehir Emniyet Müd. yazdığı kitabın başlıklarına bir göz attınızmı, garibim kimbilir neler gelicek başına!!
Ben taraf ta okuyorum, hürriyette okuyorum, zaman da, şafak ta, vatan da okuyorum. Abdurrahman Dilipakı, Ahmet Hakanı,Bekir Coşkunu, Yılmaz Özdili, yani hepsini okuyorum. Kimin ne yazdığını ne yazmadığının farkındayım, e ülke bu kadar bölünürken medya bile “yandaş-yoldaş-candaş” olurken, herkes işini bilir, ne yazıcanı bilir, üçüncü dünya savaşı medyanın verdiği gazla çımadımı? daha durun neler görücez…Staline, Hitlere gerek yok, hepsi içimzde…

>Ailece hatta Mahallece KPSS hilesi

21 Ağustos 2010

>

Devlet memuru olmak için 800 bin kişinin ter döktüğü Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) soru veya yanıtların sızdığı iddiası, ‘güçleniyor.’ 10-11 Temmuz’da yapılan sınavın şampiyonlarını mercek altına aldı.
Radikal Gazetesi’nin haberine göre ‘KPSS şampiyonları’ndan (120 sorulu sınavda 110 ve üzeri net yapanların) en az 20’si, aynı evde yaşayan evli çiftler, kardeşler veya ev arkadaşları.

KPSS’de geçen yıl 120 sorunun tamamını yapan kimse olmamıştı. Bu yıl ise aynı sınavda 300’ü aşkın kişi 120 soruda 120 net doğru yapması, bu kişilerden bir kısmının aynı evde yaşaması, ‘Zor’ denilen sınavda ortalama doğru sayısının ise 61’de kalması ‘cevap anahtarı bazı evlere servis mi edildi’ kuşkusu yarattı.

10 HANEDE 20 ŞAMPİYON
Yapılan tespitlere göre, aynı adreste yaşayan en az 10 çift, kardeş ya da akraba, sınavda şampiyon oldu. İzmir’den N.B ve H.B, Sakarya’dan L.Ç ve S.Ç, Kayseri’den R.Y ve Z.Y, Ankara’dan N.S ve A.S, Malatya’dan E.Ö ve A.Ö, yine Malatya’dan R.N ve B.K, Ankara’dan H.A ve S.A, Kahramanmaraş’tan B.G ve İ.G, Afyonkarahisar’dan S.A ve H.A, İzmir’den M.S ve M.S’nin sınavda gösterdiği başarılar aynı.

İkili gruplar halinde aynı evde yaşadığı tespit edilen adayların bazılarının eş, bazılarının kardeş, bazılarınınsa arkadaş olduğu belirtiliyor. İsmi geçen adaylardan bazıları, tüm soruları doğru yanıtlarken, bazılarının birer, ikişer yanlış yaptığı görülüyor.
İKAMETGAHLARI DA PUANLARI DA AYNI
Resmi kaynaklara göre Ankara’dan N.S ve A.S, Malatya’dan R.Y ve Z.Y, İzmir’den H.B ve N.B, Sakarya’dan L.Ç ve S.Ç, Malatya’dan R.N ve B.K eğitim bilimleri testinde 120’de 120 net yaptı. İkili olarak bu adayların ikametgâh adresleri de puanları gibi aynı. Ankara’dan H.A ve S.A’nın her ikisinin de 119 doğruya karşılık sadece bir yanlışı var. Eğitim bilimlerinde 117 doğru yapan E.Ö ile Malatya’da aynı evde yaşayan A.Ö aynı testte 111 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor. İzmir’de M.S ve M.S çiftlerinin puanları da sırasıyla 113 ve 116 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor.

Çiftlerin yanı sıra aynı evden kardeşler de başarılarıyla dikkat çekiyor. Afyonkarahisar’da aynı hanehalkından S.A ile H.A’nın her ikisi de sonuç belgelerine göre, Genel Yetenek testinde 56 doğru çıkarmayı başarmış görünüyor. Genel Kültür testinde ise adaylardan S.A 46, H.A ise 47 doğru yapmış. S.A eğitim bilimleri testinde de 120’de 120 net yapmayı başarmış görünüyor. Bu kişilere ek olarak bazı şampiyonların da aynı ilçelerde birbirine yakın mahallelerde yaşadığı görülüyor.

Eğitimciler ve bazı siyasi parti vekilleri, aynı evden ‘tam puan’ çıkmasının ‘soruların önceden alınmış olduğu’ yönündeki iddialara adeta kanıt teşkil ettiğini öne sürüyor. ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın bu kadar çok sayıda ‘çift’in birlikte tam puan yapmasına nasıl bir açıklama getireceği merak ediliyor.

‘DELİLİN DANİSKASI’
KPSS sonuçlarından memnun olmayan mağdur memur adayları ise sanal ortamda aynı sınavda tam puan ve yüksek puan yapan adayların sonuçlarını birbirlerine ve yetkililere ulaştırmaya çabalıyor. Adaylar, e-postayla isyanlarını şöyle anlatıyor: “Bu kişilerin T.C kimlik numaraları çarçaf çarşaf nette dolaşıyor fakat onların hiç sesi çıkmıyor. Üç ayrı karıkocanın eğitim sınavında bütün sorulara hiç yanlış yapmadan doğru yapması somut delil değil de nedir? Lütfen sesimize ses verin ve sesimiz olun bizler geleceğin öğretmenleriyiz çocuklarınızı eğitecek öğretmenlerin hırsız olmasına göz yummayın.”

http://www.haberturk.com/polemik/haber/544303-kpssde-koca-kari-dayanismasi

>KPSS Rezilliği

21 Ağustos 2010

>

 KPSS denilen rus ruletin de bu kez mermiye denk geldi ve bammmm!! gecen yıl birinci bile net çıkaramaz ken, 500 kişinin eğitim bölümleri sorularını full çıkarması vahim mi sanıyorsunuz. Ben şaşırmadım, hatta bekliyordum da diyebilirim. Polislik sınavından sonra memur sınavı da beklediğim türdendi, sanrım sırada askeri sınavlar var, yada diğerleri… “hiç olmazsa giderken “benden” olanlar devletin içine girsin de gözüm arkada kalmasın”

İyi de aklı şaşkınlar, hadi diyleim soruları verenler düşünmedi sizinde mi kafanız çalışmadı, ama Allah adamın elini ayağını böyle dolaştırır işte. Hiç mi size denmedi “sakın hepsini birden yapmayın bir iki fire verin de dikkat çekmesin” diye…be akılsızllar, haramla aklını şaşıranlar, bugün orta öğretim öğrencisi bile kopya çekerken hepsini yapmıyor. Yanlız özür kabahatten büyük “elimizde kanıt yok” bakın ben size vereyim kanıt;
500 kişi 120 de 120 yapıyor bu bir kere şaibe teşkil eder, şüphe ve kuşku yaratır…
ve bir o kadar da, 120 anlaşılır diye 110 yapan var, yani yaklaşık 2000 e yakın kişi öne geçmiş durumda, ayıplı mal gibi! bundan ala kanıtmı var. Sanırım kadronuz dolmuştur ama açıkta kalan diğer ahbaplarınız a yazık şimdi, bak uyku tutmaz beni bu gece, bundan sonraki sınavları dört gözle bekleyeceğim…
Bu arada TGB (Türkiye Gençlik Birliği) YÖK ve ÖSYM hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş, ben size söyleyim, “Deniz Feneri” dosyasının yanına taşınır merak etmeyin Allahın günü çok…Merak ediyorum referandumda sandıklar sayılırken kaç yerde elektrik kesilecek, bilgisayar programları çökecek, kaç sandık mühürlenmeden sayılacak…Bu hırs bu diktataörlük var ken herşey olur canım Memleketimde…Haaa bu arada aklıma gelmişken, “heron” larla ilgili Genel  Kurmaydan  açıklama gelmediği için, topa tutulan yorumlar, yorumcular, sabık vatandaşlar aynı açıklama “ÖSYM” ve hükümetten gelmeyince o nacizane düşüncelerini açılkayıp bu beklentilerini ehlem ve sehlen bir tavırla bekleyeceklermi acaba? Sadece meraktan soruyorum, tamamen duygusal!!!

Hadi diyelim sorular el altından verilmedi de çalındı!!! eminim duyarlı ve hak yemez hükümetimiz bu işin üstüne arslanlar gibi pençelerini geçirecekler ve bu durumu çözeceklerdir…

Bu arada daha iddia halinde ki bu olay için nasıl suçu kesinleşmiş gibi bilmeden kanıt olmadan konuşuyorsun yazıyorsun diye soranlar olabilir, bende derim ki alıştık be gülüm suçu belirsiz insanların sadece “iddialarla” hapislere atılamalrına, yargılanmalarına…bu şahıslar şanslı ki en azından onları gece yarısı toplayıp göz altına alacak yetki kendilerinde…ama şimdilik tabii!!!

Bu konu hakkında araştırma yaparken bir vatandaş yorumu dikkatimi çekti;

“yazmayım dedim dayanamadım. 1- kpss eğitim bilimleri soruları bu sene gerçekten çok zordu. ilk defa çıkan tipte sorularla dolu idi.Çok çok nadir insan bunu tam olarak cevaplaya bilir. 2- 1995 yılında mahallemizden bir arkadaş ösys sınavından 3 gün önce soruları eline geçirdi. ist üni. de mühendislik kazandı. 7 senede zar zor bitirdi. hatta soruları almasına aracı olan sahıs x partisinin millet vekili idi. mahellede bilmeyen yok olayı. x partisi yazdım. isim verirsen tarafsın iddaasında bulunan arkadaş olabilir diye. beyler her kurumun içinden istediğin bilgiyi çıkarabilirsin yeterki paran ve adamın olsun. kimse banada çıkıp. bu 500 kişinin hepsinin helalı ile soruları doğru yaptığını anlatmasın. Bu arada bu hakkı ile doğru yapmayan kişiler gerçekten hiç kafaları çalışmıyor, bari insan bir kaç tane sallar yada boş bırakıp milleti uyandırmazlar. ama o kadar boş insanlar işe. not: bugün genelkurmay başkanının odası dinleniyor.ses kaydı ortaya çıkyıor.KPSS çocuk işi”

 

yorum kaynağı
http://www.ntvmsnbc.com/id/24941073/?NewsId=25123477&PageIndex=3

>Neymişsin sen be "HSYK, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay !!!"

21 Ağustos 2010

>

 Hakikaten neden sevmiyorlar hukuku bu hükümet, ne alıp veremedikleri var, bunca iktidarlar geldi geçti, ordudan yargıdan bu kadar korkan bir hükümet görmedim, niye niye derken, a aaaa birde baktım ki bu “anayasa mahkemesi” bu “danıştay” nelere çelme takmış, neler neler yapmışlar, vay keratalar vayyyy…ama olmadı işte, ikdiarın her yaptığını onaylamassan, yasalar da neymiş deyip, orman kanununa izin vermezsen, emme basma tulumba gibi, her önüne gelene evet demezssen işte böyle sevmezler seni, yapma böyle ama, Halk kimmiş ki, Atatürk kim, Cumhuriyet kim, Vatan-Toprak kim, sat gitsin ver gitsin, sonra sen sağ ben selamet!!!

Hukuku niye sevmiyorlar?

“Mayınlı araziyi İsrail’e verelim” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“YÖK kadrolarına kimi istersek, onu alırız” yönetmeliği çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Maaşlı çalışanlar kümesteki yolunacak kazdır, bunların gelir vergisini artıralım” dediler, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Türkler kerizdir, tahvil gelirlerine yüzde 10 stopaj ödesin, yabancılar canımız ciğerimizdir, hiç ödemesin” uygulaması başlattılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Askeri yargıyı boşver, tanımayız” düzenlemesi yaptılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Memur ölene kadar çalışsın, çok istiyorsa, öldükten sonra emekli olsun” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Yabancı gelsin, canı ne kadar çekiyorsa o kadar toprak alsın” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Herkesin telefonu dinlensin, bu işin denetlemesini, Başbakan kimi görevlendirirse o yapsın” hükmüne vardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Memur kessin sesini, topluca şikâyet başvurusu yapmaya kalkarlarsa maaşları kesilsin” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Milli park hikâyedir, çevre raporuna filan gerek yok, nerede altın varsa, orayı siyanürlesinler” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Çiftçilik belgesi olmuş olmamış hiç önemli değil, ben kafama göre, kime istiyorsam ona tarımsal destek vereyim” dediler, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

“Erkek yapıyorsa çapkınlıktır, kadın yapıyorsa
zinadır” yasası çıkardılar, Anayasa Mahkemesi iptal etti.

*

“Ahali uyanmadan GDO sokuşturalım” yönetmeliği çıkardılar, Danıştay durdurdu.

“Kanun benim… İstediğim hâkimin, savcının telefonunu dinlerim” yönetmeliği çıkardılar, Danıştay durdurdu.

“Devlete ait arazileri canım kime istiyorsa ona tahsis ederim” dediler, Danıştay durdurdu.

“Enflasyon oranı filan beni ırgalamaz, belediye otobüsüne yüzde 30, yüzde 50, istediğim kadar zam yaparım” kararı aldılar, Danıştay durdurdu.

“Sınava gerek yoktur, liyakate ben karar veririm, kimi istiyorsam onu milli eğitim müdürü yaparım” dediler, Danıştay durdurdu.

“İşime gelmeyen, biat etmeyen eczacının sözleşmesini feshederim” hükmüne vardılar, Danıştay durdurdu.

“Elde avuçta ne varsa sattık zaten, Seydişehir Alüminyum’u da satalım” kararı aldılar, Danıştay durdurdu.

“Doktorlar ukalalık yapmasın, alayını taşeron yapalım, mal gibi kiralayalım” dediler, Danıştay durdurdu.

“Maç başladıktan sonra kuralı değiştirelim, imam hatipler bu seneki sınava farklı katsayıyla girsin” kararı aldılar, Danıştay durdurdu.

“Tekel’i şakır şakır yabancıya sattık, bu işçileri ya kapının önüne koyalım ya da köle gibi çalışsınlar” hükmüne vardılar, Danıştay durdurdu.

“Şeker fabrikalarını da Tekel gibi yabancıya satalım, nasıl olsa işçilerini 4C yaparız” dediler, Danıştay durdurdu.

“Öyle her yerde içki içilmesin, sarhoş bunlar, karantina bölgeleri yapalım, vebalı gibi orada içsinler” kararı aldılar, Danıştay durdurdu.

“İlköğretim çocuklarına okutmak için, içinde Atatürk’ün olmadığı Türkçe kitabı” yaptılar, Danıştay durdurdu.

*

Örnek çok.

*

E niye sevsinler ki hukuku?

Yılmaz Özdil

>Bu yazı okunmaz mı???

20 Ağustos 2010

>

Bayılıyorum bu adama, kalemine, diline…Fırsat buldukça hergün bir kaç köşe yazarı okurum. Bu dönemde bu baskılar arasında, bu “korku imparatorluğunda” Tayyip efendinin ümmeti arasından böyle cesaret ve yürek isteyen yazılar görmek hoş oluyor, hele Yiğit Bulutun bu günkü yazısından sonra bu yazı içime su serpti. Halkın nabzından yola çıkarak halkın adına soru sormak yerine, verilmesi istenilen cevaplara, çanak sorular soran programdan sonra, 

dedimki;


cemmat ve biat kültürüne yeni bir ümmet daha kazanılmıştır, vatana ve millete “HAYIR”lı olsun !!!

Şimdi Sn.Bekir Coşkunun yazısıyla sizi başbaşa bırakıyorum, yazıyı okuyunca “ruhiyet-i halime” ayna tutulduğunu gördüm, kalemine sağlık üstad…

Verdiğim linkte yazının aslı bulunmaktadır, yapılan yorumları da okumanızı tavsiye ederim.


KRİZ

Memurla kriz…
HSYK ile kriz…
Anayasa Mahkemesi ile kriz…
TÜSİAD ile kriz…
İşçilerle kriz…
Sendikalarla kriz…
Ordu ile kriz…

                                                        ★

Besiciyle kriz…
Kasapla kriz…
Hayvanları sevenlerle kriz…
Çiftçiyle kriz…
Fındıkçıyla kriz…
Fıstıkçıyla kriz…

                                                       ★

Referandumda “hayır”lar kazanırsa Allah korusun, kriz çıkar diyorlar…

                                                       ★

Öğretmenlerle kriz…
Medyayla kriz…
Karikatürcülerle kriz…
Yazarlarla kriz…
Doktorlarla kriz…
Hastanelerle kriz…
Grip virüsüyle kriz…
Bakkallarla kriz…
Marketlerle kriz…

                                                       ★

Kriz çıkmaması için inşallah herkesin “evet” demesi gerektiğini söylüyorlar…

                                                       ★

CHP ile kriz…
MHP ile kriz…
BDP ile (PKK hariç) kriz…
Sabah kriz…
Öğlen kriz…
Akşam kriz…
Her gün kriz…
Her an kriz…

                                                       ★

Diyorlar ki; AKP giderse Türkiye‘de kriz çıkar maazallah…

http://www.haberturk.com/yazarlar/544059-kriz

>"Cupcake" parmak iğnedenlik

23 Temmuz 2010

>

Bana neler oluyor böyle kızlarrr??? sayfamı açıyorum ve”aman yarabbim, ne güzel bir site” diyorum ve konu başlığını görünce”e bu benim paylaşımım” diyorum !!! bu şimdi iyimi kötümü, sanırım durumum pek vahim:( Bu ilaçlara bir son vermeliyimmm…Yan etkilerden “halüsülasyonlar”ı anladımda bu hafıza kaybı da neyin nesi:(

Neysei gelelim mevzuya, bu iğnedenlik işi beni çok sardı, hele bu cupcek olunca, parmaklarını yersin modundasın, çünkü bu iğnedenlik parmağa takılıyor, benden söylemesi…Ayrıntılar için tık tık…

>Yastık kılıfından kızınıza cici bir "elbise"

21 Temmuz 2010

>

Ya ben ne diyeyim ki bunları yapanlara, helal olsun diyorum sadece, ki ben analizi tespiti ve bu doğrultuda yaratıcılık yönü güçlü biri olarak, kırk yıl düşünsem bu aklıma gelmezdi. Yapılışı böyle anlatmak daha kolay olunca ben hususi gider cicili bicili desenle yastık kılıfı alırım:) Bu yaratıcı eller ise burada…