Archive for the ‘Dünya hali’ Category

>Günün Fırsatı: Dünya Döner’de,Kebap Menüsü, Tatlı ve Türk Kahvesi 34 TL Yerine 15 TL!

03 Şubat 2011

>

 Bilenler bilir, hediye etkinlik vs ile aram çok iyi değildir, vakit bulamıyorum, bide açıkçası maddeler halindeki isteklere üşeniyormuyum ne. Geçenler de mail geldi, bir bakayım dedim, hakikaten bana cazip geldi. Üye oldum, şimdi hergün bana bulunduğum şehirde ki fırsatı gönderiyor, kafama yatanlar çok, çoğunu çocuklarıma yönlendiriyorum. Bu indirim ve fırsatlar o firma ile sadece bu site arasında, yani o şirketin yada ürünün sitesine gittiğinizde bu fırsat yok. Örneğin bugün;
Günün Fırsatı: (izmir için) siz bulunduğunuz şehirdeki fırsattan ahberdar olucaksınız.

Dünya Döner’de Günün Çorbası, Etibol İskender Kebabı, Açık Büfe Salata, Dilediğiniz Bir İçecek, Kaymaklı Fındıklı Bursa Peynir Tatlısı ve Türk Kahvesi 34 TL Yerine 15 TL! (2 Ay Geçerlidir)
Fiyat: 15,00 TL
İndirim     Kazancınız
56%     19,00 TL
Bu Fırsatı Hediye Edin!
Bu fırsat için kalan süreniz: (10 saat) katıldıktan sonra 2 ay geçerlidir.

ve daha bunun gibi gün içinde bir çok fırsat oluyor. Sizlerde kendi şehrinize ait böyle indirim ve fırsatlardan haberdar olmak istiyorsanız bana mail adresinizi yollayın, ben sizi yönlendiricem, neden böyle diyorum çünkü benim tavsiyem ile gidecek kişiler için bonus alıcamı söylediler, eh kıza oğlana bir eğlence çıkar dedim, dahası gercekten site dediğini yapıyormu onu da denemek istiyorum. Ayrıca netten şimdiye kadar hiç alışverişim olmadı, bana biraz ters geliyor yani görmek ellemek bakmak isterim alacağım şeye ama bunun mağazya gidip ordana ödeme şekli var, ve genelde hizmet ağırlıklı olduğu için daha avantajlı gibi geliyor.
Örneğin gecen gün cafe recies (izmirli olanlar bilirler, en nezih ve en seçkin cafelerden biridir ve salatalarıyla ünlüdür) salata ve bir kaç menü daha 4 TL. idi, benim oğlan hemen atladı. Bunlar gibi gercekten, çok iyi fırsatlar var, özellikle gençler için harika, öyle şunu yapın bunu yapın yok, bende fırsatlardan aldım, sizlerinde kendi şehrinizde bunlardan yararlanmanızı isterim, cazip ve hesaplı fırsatlar var. Yine izmirde Tan Sağtürkle 1 aylık latin dansı, 120 TL , yerine 60 TL idi, kızım bunu kaçırdığına üzüldü, yani belli bir günü var. ama aldığınız takdirde, ister netten yapıyorsunuz alışverişinizi ister, verilen cod ile mağazadan. Böylede kolaylığı var yani. 
 Örenğin Bursa’da;

Smart Lingua’da 24 Saatlik İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca Dil Eğitimlerinden Dilediğiniz Biri 300 TL Yerine %77 Fırsatla 69 TL! (3 Ay Geçerli) ama katılım için 8 saat kaldı.

Dediğim gibi böyle indirimlerden haberdar olmak istiyorsanız, bana mail adreslerinizi yollayın, ben sizi yönlendiricem.

>"Koç" gibi mesaj :)

15 Kasım 2010

>

Yüzünüz de tebessüm ettirecek bu mesajla, hepinizin Kurban Bayramını kutluyor, her gününüzün böyle bayram tadında sevdiklerinizle geçmesini diliyorum.
Afet Ergü Şaşmaz

>"Utandıklarıma" açık mektuptur !!

10 Kasım 2010

>

Acaba şu son referandumda “evet” diyenlerin yastığa başını koyduklarında vicdanları rahatmı? İnsani duygulardan ziyade ulusal ve Milliyetçilik duygularını hani rüzgarın arkasında bıraktılar da, “ANDIMIZI ve İSTİKLAL MARŞIMIZI” n yasaklanmasına ses çıkarmıyorlar, bloglarında bangır bangır sahte demokrasi havarilerinin çığırtkanlığını yaparken, acaba “bizi biz yapan, bu Cumhuriyet’in, Atatürk ün emaneti, oan bu değerleri, hilafet ve şeriat özlemi (onlara göre ileri demokarsi) uğruna yasaklanırken neden suskunlar acaba? Söylecek sözleri, bakacak yüzlerimi yok yoksa bıyık altından tebessümlerinimi saklıyorlar, yoksa oyuna geldiklerinin mahcubiyetinden doğan utançlamı suskunlar. 
Şimdi mesut ve bahtiyarmısınız, daha mı demokrat oldunuz, daha mı medeni oldunuz, daha mı insan oldunuz. Yazıklar olsun sizlere. İsyanım bütün bu çirkinlikleri “yapandan” çok “yaptıranlara” bu yüzden “yaptıran” şahsiyetler olarak sizlerden utanıyorum. Ancak sanmayın ki, emellerinize ulaşacaksınız, Hiç bir güç ve sahtekarlıklar ve sahtekarlar bunu başaramıycak. Türk’üm demenin, artık suç sayıldığı zamanda, Türklüğünden , Andından ve Marşından utanan, böyle bir zihniyetin arkasına sığınan hainlerin bu Vatan da yerleri yok. Birgün tarih sizden de hesap soracak, ama ondan önce bu halk soracak. Oylarınızla ve tepkisizliğinizle bu duruma getiren sizlersiniz. Bu size açık itham ve düşüncedir. Sizden ve hiç kimseden de korkmuyorum. 
Ayrıca, kaç kişi, bu milli eğitim şurasın da alınan kararlardan habersiniz, akmerkez de statünüze yakışır şekilde alış veriş yapmaktan, davet sofraların da, kekler börekler eşliğinde magazin icra etmekten, yorumlarda mesajlarda yağdanlık misali geyik muhabbetlerin den başınızı kaldırıp, bihaber olduğunuz bu kararlardan kaç kişi haberdar yada kaç kişi bunu bilipte susuyor. Yazık, birgün bu duyarsızlığınız yada korkaklığınız, çocuklarınıza vereceğiniz hesapla size geri dönecek.
Bugün bu ülkenin kurucusu Atatürk ün ölüm yıl dönümü, eminim hala buna sevinen nice şahsiyetler var. Gün geçtikçe çoğalan Atatürk ve Cumhiryet düşmanlığı, ve bunlara çanak tutan peşkeşçiler, şakşakçılar bir kaç edebi kelimelrden oluşan formalite “kutlama mesajları”yla bu işi geçiştirseler de, gercek vatansever ve aklı selim insanlar hala bu büyük önderin yokluğunda “minnet,hüzün ve özlem” hissetmektedir.a
Düşünüyorum da, böylesine fedakar, sadece halkını düşünen, halkla iç içe olan, vatandaşına bağırıp çağırmadan, ona hakaret etmeden, onun derdini dinleyip, onun seviyesine inip şefkatini saygısını esirgemeyen insan gibi insana nasıl bu kadar düşman olunabilir. Bunun cevabı aşikar ama bunları yazarak prim vermek istemiyorum ama şunu hatırlatayım, sanırım bu düşmanlar şunu unutttular, bu “insan” olmasydı şu anda dedeleriniz nineleriniz ya Fransız ya İtalyan ya Rum olucaktı, bunu hatırlayarak belki içine düştüğünüz hezeyandan sıyrılırsınız. 
Bugün belki çok ağır konuştum, birilerini kırmak hakaret etmek değil amacım, eğer öyle olduysa da kusurbakmayın ama gercekler acıdır diyeceğim. Çünkü içinde bulunduğumuz durumdan daha ağır olamaz. 
Ulu önderimize Allah Rahmet eylesin diyerek, saygımı özlemimi bir kez daha dile getirmek istiyorum. Ve herşeye, herkese inat “NE MUTLU TÜRKÜM” diyorum.

Dipnot; borsanın, bankaların, yabancıların elinde. tüpraş, telekom, tekel, petkim, erdemir, liman işletmeleri, elektrik dağıtım, sümerbank, eti maden işletmeleri satıldı..şimdi 52 adet baraj satışta. rahat uyu atam !!!

>Fatih Altaylı’nın beni ağlatan yazısı

29 Ekim 2010

>

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”

Bugün bizim bayramımız, bugün Türkiye Cumhuriyetinin bayramı. Nedense artık o eski sevinç, o eskilerde kalan coşku yok içimde. Görüyorum ki, o birliğin beraberliğin yerini, asimile edilen bir toplum almuş, her yerden bölünen, her yerinden deşilen bir millet olduk. Ama yine görüyorum ki, Cumhuriyet’ e ve Atattürk’e olan bu sevgi bu bağlılık bu sadakat sayesinde hiç kimse hiç bir kuvvet bizi yıkamaz. Onlar böldüklerini, parçaladıklarını düşünsünler, varsın onlar öyle sansınlar, ama tarih bir gün herkese hak ettiği yeri gösterecektir
Google amcaya, bugün bizi unutmadığı ve yanımızda olduğu için teşekkür ettikten sonra, sizi dün Fatih Altaylının benim gözlerimi yaşartan ve ağlatan yazsısıyla başbaşa bırakıyorum.

“Atatürk’ü sevmemeleri normal

Dün Atatürk’ün yeni bulunan, daha doğrusu bir manavda bulunup restore edildikten sonra yayınlanan görüntülerini izledim.
Bir kez daha hayranlıkla.
Sonra odamdaki Atatürk albümlerinin sayfalarını karıştırdım.
Ardından Habertürk arşivindeki Atatürk fotoğraflarına baktım.
Ve toplumun bir bölümüne hak verdim. Görüntüler hemen hemen 80 yıllık. Neredeyse bir asra yakın bir süre. Atatürk tüm görüntülerde, tüm fotoğraflarda yıldız gibi parlıyor.
Konuşması, üslubu, giyim kuşamı, duruşu, vücut dili inanılmaz. Sanki o güne ait değil.
Çok çok ileride.
Bırakın o günü, bugün için bile çok çok ileride bir dönemde sanki.
Onun üzerindeki kıyafetleri benim yaşam sürecimde karşılaştığım liderlere giydirdim. Sadece Türklere değil, dünya liderlerinin hepsine.
Hiçbirine yakışmadı Atatürk’e yakıştığı kadar. Hiçbiri bulunduğu ortamda bu kadar farklı görünmedi.
Hiçbiri çağından bu kadar ileride durmadı. Hiçbiri zamanlar ötesinden gelmiş gibi görünmedi.
Ne yerlisi, ne yabancısı.
O zaman idrak ettim bu halkın bir bölümündeki Atatürk sevgisizliğinin nedenini.
Onlara o kadar uzak, o kadar yabancı, o kadar farklı ki, onu anlamaları, sevmeleri, beğenmeleri mümkün değil.
O onlar için bir “uzaylı”.
Kendilerinden bu kadar uzak bir gelecekte olan birini ne anlayabilirler onlar, ne sevebilirler. Ama kabahat onlarda değil. Atatürk’te.
Bugünden bile ötede.

Fatih Altaylı

http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/565713-cubbeli-ve-karsitlari

>Atiye’nin babaannesiyle düeti

23 Ekim 2010

>

http://www.dailymotion.com/swf/video/xf8bwg_atyye-hali-hali-hal-meli-meli-mel-b_music?additionalInfos=0

Gecen hafta seyretmiştim beyazın showunu ama sonuna gelmeden benim gözler kaykılınca başka aleme bu şovu kaçırmışım. Dün gece, gecen haftadan görüntülerde tekrarlayınca, hemmen buldum netten ve bayıldım. Yani arap ezgisi hep cazip gelmiştir kulağımıza o ayrı da, Atiyenin babaannesiyle bu düaetine bayıldım, belki izlemeyneler vardır diye ekledim bugün, insanın içini fıkır fıkır eden bir şarkı. Çok sevmesem de blogumda  magazini, arada istiyor. Arap kökenli olup ta şarkıyı merak edenlere üşenmedim sözlerini de ekledim.

ice şihhat alebeddar
elitlul hilvi alalallah
elle ene mali şihhat
aetini bosi dahilallah
yeayni
atini basi dahillallah
hali hali hal
meli meli mel
hali hali hal
meli meli mel
hali hali hal
meli meli mel
hali hali hal
meli meli mel
sana ezelden hastayım
yokluğunda yastayım
sana ezelden hastayım
yokluğunda yastayım
doktorlar çarem değil
doktorlar çarem değil
aşkındır benim ilacım
aşkındır benim ilacım
hali hali hal
meli meli mel
hali hali hal
meli meli mel
ye mama ena mardani
beddi hekimil yunani
davattabib mebyinfeğni
şovfet habibi ptişfini
hali hali hal
meli meli mel
hali hali hal
meli meli mel

bilgi: Atiye hali hali hal meli meli mel Beyaz show izle | gbilgi.com

>Böyle evde kim yaşamak istemez ki-Who does not want to live in such homes

09 Ağustos 2010

>

Böyle bir evim olsun on milyon borcum olsun. Biliyorum çok klişe bir söz ama böyle bir eve böyle bir ortama ferahlığa ve doğaya kim hayır diyebilir ki. İşte tatilmi tatil, ne yapayım plaj şarkı ve şarkıcılarından  kafamı şişiren “beach” ları, ne yapayım güneşin ortasında, cayır cayır yandığım denizi, ne yapayım gürültü ve kalabalık kokan, ateş pahası bilmem kaç yıldızlı otelleri. Burada ömrü artar insanın be, hele böyle victoria tarzı döşenirse

>Allahın nimeti, ekmeği ayaklara terlik olurmu !!!

13 Mayıs 2010

>

E yuhhh artık yani, bunun ne olduğunu daha doğrusu nedemek olduğunu anlayamadım dahası anlamak istemiyorum. Görünen bi defa hoş değil, açıklamasında sadece tasarımdan orjinalliğinden bahsediliyor. Neyin tasarımı neyin orjinalliği ise bu!! Yani başımıza nimet diye koyduğumuz ekmeğin, ayağımza terlik yapılması yada benzetilmesi ne kadar etik, ne kadar doğru akıl sır erdiremedim. Hadi ekmekten sofralar hoş görünsün diye çeşit çeşit şekiller yapıldığına amennah ta, böylesini kabul edemiyorum. Allah iyi bize ekmek veriyor !!!

Gerçek ekmeği bu halemi getirdiler yoksa plastik tarzı maddeyle böyle bir görünüm mü verdiler bilmiyorum ama hoşuma gitmedi kısacası…Kategorisini bile nereye koyucamı bilemedim..

>Özsüt-oğlum-staj

27 Mart 2010

>

Selam arkadaşlar, bugün dışarıda ki yoğunluğum yüzünden ancak gelebildim. Bugün oğlumun, önümüzdeki yıl öğrenim döneminde, staj yapacağı firma il görüşmemiz vardı. Çok şükür başvurumuzun sonucuna bugün ulaştık. Köklü ve kurumsal bir fabrikada “gıda teknisyeni” olarak staj yapacak. Özellikle İzmir’liler bilir, “ÖZSÜT” tatlı sektöründe markalaşmış adıyla bizlere damak tadında bir güven veriyor. İzmir de başlayan serüvenleri şu anda Türkiyenin dört bir yanına ulaşan  zincir şubeleriyle devam etmektedir.
Arada Kemalpaşa mevkiinden geçerken Özsüt’ün fabrikasını görür “ne kadar güzel olmuş, ne kadar işi büyütmüşler” diye düşünürdüm. Bugün ise bu düşüncemde yanılmadığımı gördüm. Öyle temiz öyle ferah ve modern bir görüntüyle karşılaştık ki, oğlumun içeriye girer girmez yüzünde ki tebessümünü görünce ne kadar doğru bir tercih yaptığımızı anladım. Mis gibi pasta ve tatlılarla birlikte resmen “KALİTE” kokuyor du.
Güleryüz ve sempatiyle bizi karşılayan İnsan Kaynakları Ekip Müdürü, bize cevap vermek te gösterdiği ciddiyetini ve hassasiyetini bugün görüşmemiz sırasında bir kez daha yeniledi. Kendisine ve firma geneline  buradan çok teşekkür ediyorum.  
1938 Yılında Sefer Ustayla başlayan bu yolculuk günümüze kadar gelmiş. Osmanlı sarayında, saray adabı ve lezzetini bilen bir usta, Sefer Ustanın amcasının yanında işe başlamış. Böylece saraydan günümüze gelen,  geleneksel Türk tatlıların lezzetini ve sırrını mesleğe dönüştürebilen maharetiyle bugün kü ÖZSÜT ün temelleri atılmış. Daha fazlasını öğrenmek isterseniz sayfayı ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Son günlerde yaşanan karamsar ve bulutlu günlerden sonra, Ülkemiz de böyle girişmcilerin ve kurumların olması bize yarınlar için umut veriyor. Özellikle anne baba olarak, evlatlarımızın gelecek ve iş garantisinin olabileceğini bilmek ve oğlumun edindiği mesleğin her zaman geçerli olduğunu görmek, önümüzde ki yıllar adına bugün bizi sevindirdi.
Hakan’ın okuduğu mesleki bölüm “Gıda Teknolojis” alanı ise “Gıda Kontrol ve Analiz”
Cumhuriyet Nevvar Salih İşgören Meslek Lisesi inde bu bölüm uzun yıllardan sonra ilk kez kapıları bizim çocuklarımıza açıldı. Bu bölüm Bornova da bir okulda daha var, onların da bizimkilerle birlikte ilk mezunları olucak, yani önümüzde ki yıl,toplam  60 öğrenci Gıda Teknisyeni olarak diplomalarını alıcaklar. Oğlum okulunu ve yarına mesleği olacak bu bölümü seviyor. Severek okuyor, araştırıyor ve ilgileniyor. İnşallah hepimizin evlatları istedikleri mesleği edinirler ve ilerde kimseye muhtaç olmayacak , ayaklarının üzerinde duracak şekilde iş imkanı bulurlar. Önceleri lise arayışınday ken meslek lisesine pek sıcak bakmıyordum, ama gelişmeler ve gittikçe kötüye giden işsizlik sorunları, bizi buraya yöneltti, iyiki de yöneltmiş. Bugün Avrupada sadece meslek liselerinin olması gençlerin eğitimi için ne kadar doğru bir karar olduğunu gösteriyor. Her şeyde geriden giden bizler, umarım, çocuklarımızı daha fazla dershane ve öss kapılarında süründüğünü görmediğimiz günlere kavuşuruz.
İşte arkadaşlar, bugünümüzün büyük kısmı bu koşuştuırmaca da geçti, daha sonra kızımın işyeri ziyareti ve ufak defek alış veriş derken akşamı bulduk. Gelen yorumlara ve ziyaretlerinize teşekkür ediyorum. En kısa zamanda iadeyi ziyaret olucaktır.
Güzel bir hafta sonu diliyorum hepinize.

(oğluşumun resmine bakarken maşallah deyin bakimm:)

>"Gel de bu şarkıdan sonra…"

23 Mart 2010

>http://www.dailymotion.com/swf/video/xcm7hq_zerrin-ozer-salim-dundar-ayrilik-20_music
Zerrin Özer & Salim Dündar – Ayrilik (2010) by Aluxton

Ne varsa eskilerde var, her daim sözümdür bu benim. Bugün kızımın izin günü olduğu içiazen nelren, analı kızlı karşlıklı keyfi bir kahvaltıdan sonra, şarkı eşliğinde işlere koyulalım dedik. Kızım tv açtı, kral tv açık bırakır gün içersinde, ben mutfaktayım ama birden bu ses bu tını bu ezgi be sözler beni odaya çekti mıknatıs gibi, arkamdan kızım geldi, anne bu şarkı ne, kimdir nedir aç sesini diye.

Evde kimse olmayınca pek tv açmam ben, iş güç koşuşturmaca derken bazen gündemi bu anlamda fazla takip edemiyorum. Belkide siyasi ve güncel konulara ağırlık verdiğim için, bazen ruhumu dinlendirenleri es geçiyorum.
Her Devrin Devleri adlı yeni bir albüm çıkmış. Prodüktörlüğünü Zerrin Özer üstlenmiş, albümün tüm söz ve besteleri Selahattin Erhan’a ait. Bir devrin hakikaten devleri diyebileceğimiz sesleriyle, şimdi ki nesilden seslerin buluştuğu, yep yeni şarkılarla, belki yıllar sonrasına yeni bir nostalji olabilecek eserleri dillendirmişler.
Çok güzel çok naif bir albüm olduğu belli, ilk fırsatta müzik arşivimde ki yerini alıcak. Uzun zamandan beri dinlediğim en güzel şarkı. Dinleyince insanın tüylerini ürperten, düşündürten, hislendiren sözler ve ezgiler. O yüzden başlıkta dediğim gibi “gel de bu şarkıdan sonra…..” diye yazdım ve o boşluğa eminim herkesin ruh haline göre yazacak kelimeleri vardır. Kimimiz “gelde bu şarkıdan sonra içme” yada “gel de ağlama” veya benim gibi “gel de şiir yazma ” diyebilir. Şu ana kadar kaçıncı kez dinlediğimi bilmiyorum, video mükemmel olmuş, kompozisyon ve reji harika, sesler deseniz muhteşem. Salim Dündar’ ın “aynalar” dan sonra söylediği en içten şarkı, Zerrin özer’e zaten lafımız yok. Ne diyelim, hepsinin yüreğine emeğine sağlık. İyi ki varsımnız….
Videoda yada benşm sayfamda sorun çıkarsa bu linki tıklayın

http://www.dailymotion.com/video/xcm7hq_zerrin-ozer-salim-dundar-ayrilik-20_music

 

>Bu çocukları seyrettiniz mi?

23 Mart 2010

>

http://www.izlesene.com/embedplayer.swf?video=1905067
Bu çocuklara bayıldım ben, hani analar neler doğuruyor dedirten cinsteler. Zamane gençliğin atlayan zıplayan meşe gibi yerlerde yuvarlanan danslarını bir türlü sevemedim ama bunlar başka bir şey. Misafirlikten gelince kanalları gezerken Acun’un programında kaldım. Milletçe hayatımız yarışma oldu ama bunu formatı sevdim. Daha önce ki yapımını bir türlü sevememiştim, sevmediğim gibi sinir oluyordum. adını da unuttum şimdi, hani şu kutuları açtırınca kızılca kıyamet kopan, bağrış çığrış hoplayan zıplayan yarışmacılar vardı. Neyini seviyorlardı bilmiyorum, müptelası tutkunu olanları gördükçe bana öyle anlamsız geliyordu ki. Neyse bu öyle değil, bir uğraş var, emek zahmet var, kaybedeni kazananı belirleyecek kıstaslar var. Sözün kısası hakikaten yetenekler var.
Bu çocuklar ilk elemede, oğluma dedimki bunklar bu yarışmayı alır diye, ve aldılar da. Bu konularda hislerime güvenirim. Çok başarılı ve değişik buldum bu gençleri, hayat var umut var….bunları gördükçe karamsarlıktan ve karabasan gibi üzerimize çöken siyaset ve zihinlerden kurtuluyorum biraz. Allah yollarını açık etsin.